Yuda 800D Santrifüj Cihazı Tamiri Bakımı ve Onarımı

Santrifüj Cihazı Nedir? Santrifüj cihazı, laboratuvarlarda sıvı ve katı karışımların yoğunluk farkına göre ayrılmasını sağlayan temel bir laboratuvar ekipmanıdır. Biyokimya, mikrobiyoloji, hematoloji, farmasötik ve araştırma laboratuvarlarında sıklıkla kullanılır. Ancak uzun süreli kullanım, yanlış çalıştırma veya bakım eksikliği, cihazlarda mekanik ve elektronik arızalara neden olabilir.

Ürün Açıklaması

Santrifüj Nedir, Ne İşe Yarar?

Santrifüj, laboratuvarlarda, hastanelerde ve endüstriyel alanlarda yaygın olarak kullanılan bir ayırma cihazıdır. Temel olarak santrifüj, yoğunluk farkına göre karışımlardaki bileşenleri ayırmak için kullanılır. Döner bir mekanizma sayesinde yüksek hızda dönme hareketi yaparak, sıvı içindeki katı parçacıkları veya farklı yoğunluktaki sıvıları birbirinden ayırır. Özellikle kan, idrar ve hücre örneklerinin analizi gibi tıbbi laboratuvar işlemlerinde büyük önem taşır.


Santrifüj Hangi Ayırma Yöntemidir?

Santrifüj, yoğunluk farkına dayalı fiziksel ayırma yöntemlerinden biridir. Bu işlem, santrifüjleme (centrifugation) olarak adlandırılır. Santrifüjleme sırasında karışımdaki daha yoğun bileşenler tüpün dibine çökerken, daha hafif olanlar üstte kalır. Bu yöntem katı-sıvı veya sıvı-sıvı karışımların ayrılması için oldukça etkilidir.


Santrifüj Nedir? (TYT Kimya Açıklaması)

TYT Kimya müfredatında santrifüj, bir ayırma yöntemi örneği olarak öğretilir. Homojen gibi görünen bazı karışımların aslında farklı yoğunluktaki maddelerden oluştuğu durumlarda, santrifüjleme işlemi bu maddeleri birbirinden ayırmak için kullanılır. Örneğin, süt veya kan gibi karışımlar santrifüj cihazı ile ayrıştırılarak, içerdikleri bileşenlerin incelenmesi sağlanır.


Kanlar Neden Santrifüj Edilir?

Kan örnekleri santrifüj edilerek, içerisindeki plazma, serum, alyuvar (eritrosit) ve akyuvar (lökosit) gibi bileşenler birbirinden ayrılır. Bu işlem, laboratuvar testlerinin doğru sonuç vermesi açısından kritik öneme sahiptir. Kan santrifüjü sayesinde:

  • Plazma veya serum kısmı analiz için kullanılır,

  • Hücresel bileşenler ise hematoloji ve biyokimya testlerinde değerlendirilir.

Kısacası, santrifüj cihazları kan örneklerinin bileşenlerine ayrılmasını sağlayarak, tanı ve analiz süreçlerinde güvenilir sonuçlar elde edilmesine yardımcı olur.

 

Kan Santrifüj Edildiğinde Plazmada Ne Bulunur?

Santrifüj işlemi sonrasında kan örneği bileşenlerine ayrılır. Kan tüpü santrifüj edildiğinde, plazma üst kısımda toplanır. Plazma, kanın sıvı kısmıdır ve yaklaşık %90’ı sudan oluşur. Geriye kalan kısmında ise:

  • Proteinler (özellikle albümin, globulin ve fibrinojen),

  • Hormonlar,

  • Elektrolitler (sodyum, potasyum, kalsiyum gibi),

  • Besin maddeleri,

  • Atık ürünler (üre, kreatinin) bulunur.

Plazma, bu sayede vücutta madde taşınması, pıhtılaşma ve bağışıklık sistemi gibi birçok hayati işlevi destekler.


Santrifüj Kanı Nasıl Ayırır?

Santrifüj cihazı, kan örneğini yüksek hızda döndürerek yoğunluk farkına göre bileşenlerin ayrılmasını sağlar. Döndürme işlemi sonucunda:

  • En yoğun tabaka olan eritrositler (alyuvarlar) tüpün en altına çöker.

  • Ortada, beyaz renkli ince bir tabaka oluşur; bu tabaka akyuvarlar (lökositler) ve trombositlerden (plateletler) oluşur.

  • En üstte ise plazma yer alır.

Bu işlem, laboratuvarlarda biyokimyasal testlerin yapılabilmesi için kan bileşenlerinin doğru şekilde ayrılmasını sağlar.


Damardan Alınan Kan Neden Siyah Olur?

Damardan alınan kan bazen siyah veya koyu kırmızı renkte görünebilir. Bunun temel nedeni, damar kanının oksijen açısından fakir olmasıdır.

  • Atardamarlardaki kan, akciğerlerden gelen oksijen bakımından zengindir ve açık kırmızı renkte görünür.

  • Toplardamarlardaki kan ise oksijenini dokulara vermiştir, bu yüzden karbondioksit oranı yüksek, oksijen oranı düşüktür; bu da koyu kırmızı veya siyaha yakın bir renk oluşturur.

Bu durum tamamen fizyolojiktir ve genellikle normal bir gözlemdir.


Tüpe Alınan Kan Neden Pıhtılaşır?

Kan pıhtılaşması, vücudun doğal savunma mekanizmasıdır. Kan tüpe alındığında, eğer tüpün içinde pıhtılaşmayı önleyici (antikoagülan) madde yoksa, kan doğal olarak pıhtılaşır.

  • Pıhtılaşma sürecinde fibrinojen, fibrin adı verilen ağ yapısına dönüşür.

  • Bu ağ, kan hücrelerini ve plateletleri tutarak pıhtı oluşturur.

Laboratuvarlarda pıhtılaşmanın önlenmesi isteniyorsa, EDTA, sitrat veya heparin gibi antikoagülan içeren tüpler kullanılır.